Omega-3 yağ asitleri temel olarak bitkisel (ceviz gibi) ve hayvansal (balık gibi) kaynaklarda bulunan vücut için oldukça önemli fonksiyonları olan esansiyel yağ asitleridir. Alfa linolenik asit (ALA),eikosapentaenoik asit (EPA) ve dokozahegzaenoik asit (DHA) en temel omega-3 ya asitleridir. EPA, fonksiyonel, DHA ise yapısal olarak vücutta işlev görmektedir ve bu iki bileşenin dışarıdan alınması fizyolojik aktivitenin devamlılığı için zorunludur.
Sinir hücrelerinin sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için DHA ya ihtiyaç vardır. DHA yapısal olarak beynin gri maddesi olarak bilinen kısımda oldukça yoğun bir şekilde bulunur.
Omega-3 eksikliği yaşayan bireylerde hafıza konsantrasyon problemleri, unutkanlık, depresif duygu durumun yanı sıra Alzheimer, Parkinson gibi ciddi hastalıklarla da karşılaşılmaktadır.
Yapılan bir çalışmada yazıları okuma ve anlama güçlüğü çeken çocuklarda DHA seviyelerinin yetersiz olduğu bulunmuştur. Bu hastalara DHA takviyesi yapılmasıyla, hastaların okuma kabiliyetlerinde, davranışlarında ve gece görüşlerinde düzelmeler kaydedilmiştir.
Depresif duygu durum belirtilerine sahip olan bireylerde düzenli omega-3 kullanımı ile belirtilerde azalma olduğu bu nedenle omega-3 takviyesi kullanmaya devam etmeleri önerilmektedir.
Kanda kolesterol seviyelerinin artmasına bağlı olarak kalp damar hastalıkları ile karşılaşılmaktadır. Yapılan çalışmalara bakıldığında düzenli omega-3 kullanımının kolesterol seviyelerinin düşürülmesinde etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca, halk arasında kötü kolesterol olarak bilinen LDL kolesterol ve iyi kolesterol olarak bilinen HDL kolesterol arasındaki dengeyi düzenlediği ve trigliserit seviyelerinde de düşüş sağladığı bilinmektedir.
Bebeklerin beyin gelişiminin yaklaşık %7’i anne karnında gelişir. Beyin gelişiminin tamamlanmasındaki en önemli faktör ise esansiyel yağ asitleri özellikle DHA’dır. Bu nedenle, anne karnındaki dönemde bebeğe yeteri kadar DHA sağlanması gerekir. Beyin gelişiminin tamamlanması dışında göz gelişimi içinde DHA takviyesi alınması önerilmektedir.
Doğumdan sonraki süreçte bebeğin yine anne sütü aracılığı ile omega-3yağ asitlerince desteklenmesi önerilmektedir. Bunu sağlamak amacıyla emzirme döneminde de annenin omega-3 yağ asidi takviyesi kullanmaya devam etmesi önerilmektedir.
Yapılan çalışmalarda hamilelik ve emzirme döneminde omega-3 takviyesi alan annelerin çocuklarının görme yetilerinin ve IQ seviyelerinin almayan annelerin çocuklarına göre daha yüksek olduğu belirtilmiştir.
Omega-6 yağ asitleri, linoleik asit (LA) ve gamma linoleik asit (GLA) sağlık üzerine olumlu etkisi olan esansiyel yağ sitleridir. Dışarıdan alınana LA’nın vücutta etkili etkili olabilmesi için GLA dönüşmesi gerekir. Bu dönüşüm için gerekli olan enzim bazı bireylerde yeteri kadar çalışamaz. Bu durumda ise GLA eksikliğine bağlı çeşitli sağlık durumları ile karşılaşılabilmektedir.
Kuru cilt, egzema gibi çeşitli sağlık durumlarında gerek inflamasyonun (yangısal sürecin) baskılanması gerekse de cildin nem dengesinin sağlanması için GLA takviyelerine ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılan çalışmalarda düzenle GLA kullanan bireylerde özellikle egzema yaşayan hastalarda cildi nemlendirdiği, kuruluğa bağlı kaşıntıda azalma olduğu görülmüştür.
Özellikle GLA eksikliği olan kadınlarda premenstrüel sendrom semptomlarının daha yoğun olarak gözlendiği bilinmektedir. Hem inflamasyonu baskılaması hem de sinir iletiminin düzenlenmesinde görev aldığından dolayı omega-6 yağ asidi olan GLA takviyesinin PMS belirtilerini azaltarak bu süreçte kadınların rahatlamasına yardımcı olmaktadır.
Tekli doymamış yağ asitlerinden olan Omega-9 yağ asidi, zeytin yağı, badem ve avokadoda yoğun olarak bulunur. Oleik asit temel omega-9 yağ asididir.
Oleik asidin kalp damar sağlığını desteklediği, halk arasında iyi kolesterol oalrak bilinen HDL kolesterolün ve kötü kolesterol olarak bilinen LDL kolesterol seviyelerini dengelediği, triglisrit seviyelerinde düşüş sağladığı bilinmektedir.
Omega-9 yağ asidinin hücre zarını koruduğu bu nedenle hücresel fonksiyonların devamlılığının sağlanmasında etkili olduğu bilinmektedir.